Edebi Kişiliği
Edebiyat hayatına İzmir’de başlayan ve burada değişik gazetelerde yazılar yazan Halit Ziya, işlerinden dolayı İstanbul’a gelmiş ve burada Servetifünun Edebiyatına katılarak bu topluluğun edebiyat anlayışını benimsemiştir. Eserleriyle Servetifünun’un nesir anlayışını da belirleyen sanatçı, daha çok bireysel konuları, özellikle de aşkı, işlemiştir. Ancak bu eserlerinde realist tutumunu da elden bırakmaz. Halit Ziya’daki realizm, sadece konuyu ele alışta değil eserin tamamındadır. Çevre tasvirleri, ruh tahlilleri ve olay örgüsü tamamen bir gerçeklik duygusuyla işlenir.
Kahramanlarını çok çeşitli sosyal çevrelerden ve mesleklerden seçmiş, Fransız realist romancılarında görülen başarılı insan – çevre kompozisyonunu eserlerinde yansıtmaya çalışmıştır. Yazar, ferdin dünyasıyla sosyal çevre arasındaki münasebeti vermeye çalışır. Romanlarında İstanbul’u mekân olarak kullanan sanatçı hikâyelerinde Anadolu’yu da kullanmıştır. Halit Ziya, eserlerinde dönemin ve topluluğun edebiyat görüşüne uygun olarak ağır ve süslü bir dil kullanır. Bu dil sanatçının mensur şiirlerinde daha da ağırlaşır.
Kısaca özetleyecek olursak;
Servetifünun Edebiyatının roman ve öykü alanındaki en önemli ismidir.
Modern anlamda Türk romanının kurucusudur. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları yazmıştır.
Realizmin bütün ilkelerini başarılı bir şekilde uygulamıştır. Natüralizmden de etkilenmiştir.
G. Flaubert, H.de Balzac, A. Daudet, Goncourt Kardeşler gibi Fransız realist ve natüralist yazarlardan etkilenmiştir.
Halit Ziya’nın alışılmışın dışında bir söz dizimi vardır.
Anlatımı tekdüzelikten kurtarmak için devrik cümle ve eksiltili cümle kullanmış, bazı sıfatları isimlerin sonuna getirmiş, cümlenin sonunda değişik zamanlı fiiller kullanmıştır.
Sanatlı ve ağır bir dil kullanan sanatçı Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalara sıkça yer vermiştir.
Romanları teknik açıdan güçlüdür, kusursuzdur.
Roman ve öykülerinde kişiliğini gizlemiştir.
Gözlemci gerçekçiliği başarılı bir şekilde uygulamıştır.
Romanlarında ruh çözümlemelerine önem veren sanatçı, kahramanların iç ve dış dünyalarını anlatırken olabildiğince nesnel davranmıştır.
Kişileri yetiştikleri çevreye göre konuşturmuştur.
Romanlarında aydın, öğrenim görmüş, sanat ve edebiyattan anlayan kişileri ve çevrelerini; öykülerinde ise halkın yaşayış ve adetlerini işlemiştir.
Romanlarında sadece İstanbul’u anlatmış; öykülerinde ise Anadolu ve köy yaşamına, kasabalardaki yaşayışa yer vererek İstanbul dışına çıkmıştır. Öykülerinde dili romanlarına göre daha sadedir.
Eserlerindeki kişiler kendi çevresinde yaşayan kişilerdir.
Eserlerinde bireysel konuları işlemiştir. Sürekli yakınma, karamsarlık, hayal kırıklığı, mutluluğu arayıp bulamama ve aşk romanlarının başlıca konularıdır.
Servetifünun Edebiyatının en kültürlü yazarlarındandır. Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Farsça ve Arapça bilir.
Türk edebiyatında ilk mensur şiir örneklerini vermiştir. Mensur şiir tarzının öncülüğünü yapmıştır.
Cumhuriyet’ten sonra dilini sadeleştirmiştir.
Eserleri
Roman:
Mai ve Siyah,
Aşk-ı Memnu,
Kırık Hayatlar,
Sefile,
Nemide,
Ferdi ve Şürekâsı,
Bir Ölünün Defteri,
Nesl-i Ahir
Öykü:
Bir Yazın Tarihi,
Solgun Demet,
Aşka Dair,
Hepsinden Acı,
Kadın Pençesi,
Bir Şi’ri Hayal,
İzmir Hikâyeleri,
Bir Muhtıranın Son Yaprakları,
Onu Beklerken
Mensur Şiir:
Mensur Şiirler,
Mezardan Sesler
Anı:
Saray ve Ötesi,
Kırk Yıl,
Bir Acı Hikâye
Tiyatro:
Kâbus,
Fare,
Firüzan
Makale-Deneme:
Sanata Dair
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder