1939-1942 arasında Philip Johnson, Harvard'da Walter Gropious ve Marcel Breuer'in yanında mimari eğitimine başladı, sonra kendi ajansını açtı. 1946-1954 arasında, MOMA'da ayrıldığı bölüme yeniden katıldı; 1947 yılında bir sergisini dostu ve ustası Ludwig Mies van der Rohe'ye adadı ve Glass House'unu ("Cam Ev") inşa ederek ona olan saygısını ifade etti. Bu yapının minimalist mimarisi, hacimleri, renkleri ve malzemesi, Mies van der Rohe'nin ünlü Farnsworth House'undan (1945-1950) esinlenmiştir. 1956 yılında, otuz sekiz katlı camlı bir kule olan Seagram Building'i inşa etmek için Rohe'yle ve 1967 yılında Kreeger Müzesi için de Richard Foster'le birlikte çalıştı. Hem karmaşık hem büyük çaplı yapılarında ünlü bir mimar olan John Burgee'yle birlikte çok çeşitli siparişler üzerinde çalıştılar: Minneapolis'te IDS Center (1972), Kalifornia'da Crystal Cathedral (1980)... 1984 yılında, AT & T Corporate'in genel merkezi için (Sony Building olacaktır) birlikte planlar çizdiler.
Philip Johnson, ister Bielefeld'deki Kunsthalle olsun, ister Houston'daki Penzoil Place ya da New York'taki AT & T Building (1978-1982), Madrid'deki Puerta de Europa (1991-1995) ya da Viyana'daki Turning Point (1996) olsun, mimari deneyimleri aracılığıyla döneminin üslubunu öne çıkarmaya çalışırken eleştirel ruhunu daima korumuştur. Johnson'un yapıları yirminci yüzyılın mimari tarihindeki mimari biçimlerin açıklamalarıdır. Günümüzde bu tarihin bir sayfası kapanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder