25 Nisan 2017 Salı

Philip Johnson

Philip Johnson (1906'da Ohio Cleveland'da doğdu. 2005 yılında, doksan sekiz yaşında Connecticus'daki ünlü Glass House'unda öldü.) modern mimarinin önemli figürlerinden biriydi. Modernist hareketin öncüsü olarak tanındı, aynı zamanda postmodernizmin ve yapısökümcülüğün de habercisi oldu. Yeteneği sayesinde 1979 yılında (mimarlığın Nobel'i olarak kabul edilen) Pritzker Ödülü'nü ilk alan kişi oldu ve American Institute of Architects'in altın madalyasını aldı. Harvard Üniversitesi'nde (Cambridge) felsefe öğrenimi gördükten sonra, Philip Cortelyou Johnson, bir yandan eleştirmen olarak, diğer yandan Museum of Modern Art mimari ve dizayn bölümü yöneticisi olarak (1930-1936 arasında) mimariye yöneldi. MOMA'da bulunduğu dönem sırasında özellikle Avrupa mimarisinin başarılarını (Le Corbusier) ve Bauhaus'un kavramlarını Amerikan kamuoyuna tanıtan "The International Style: Architecture since 1922" sergisini düzenleyerek ünlendi.

1939-1942 arasında Philip Johnson, Harvard'da Walter Gropious ve Marcel Breuer'in yanında mimari eğitimine başladı, sonra kendi ajansını açtı. 1946-1954 arasında, MOMA'da ayrıldığı bölüme yeniden katıldı; 1947 yılında bir sergisini dostu ve ustası Ludwig Mies van der Rohe'ye adadı ve Glass House'unu ("Cam Ev") inşa ederek ona olan saygısını ifade etti. Bu yapının minimalist mimarisi, hacimleri, renkleri ve malzemesi, Mies van der Rohe'nin ünlü Farnsworth House'undan (1945-1950) esinlenmiştir. 1956 yılında, otuz sekiz katlı camlı bir kule olan Seagram Building'i inşa etmek için Rohe'yle ve 1967 yılında Kreeger Müzesi için de Richard Foster'le birlikte çalıştı. Hem karmaşık hem büyük çaplı yapılarında ünlü bir mimar olan John Burgee'yle birlikte çok çeşitli siparişler üzerinde çalıştılar: Minneapolis'te IDS Center (1972), Kalifornia'da Crystal Cathedral (1980)... 1984 yılında, AT & T Corporate'in genel merkezi için (Sony Building olacaktır) birlikte planlar çizdiler.

Philip Johnson, ister Bielefeld'deki Kunsthalle olsun, ister Houston'daki Penzoil Place ya da New York'taki AT & T Building (1978-1982), Madrid'deki Puerta de Europa (1991-1995) ya da Viyana'daki Turning Point (1996) olsun, mimari deneyimleri aracılığıyla döneminin üslubunu öne çıkarmaya çalışırken eleştirel ruhunu daima korumuştur. Johnson'un yapıları yirminci yüzyılın mimari tarihindeki mimari biçimlerin açıklamalarıdır. Günümüzde bu tarihin bir sayfası kapanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder