15 Nisan 2017 Cumartesi

Alaeddin Halaci

Alaeddin Halaci Delhi Sultanlığında iktidarda olan Halaci Hanedanına mensup Afgan kökenli Türk sultan. Hanedanın en güçlü hükümdarı sayılır, 1296 – 1316 yılları arasında hüküm sürmüştür. Alaeddin Halaci, Delhi Sultanı olan Celaleddin Firuz Halaci’nin yeğeni ve damadıydı. Celaleddin Firuz Halaci Aladdin’i Allahabad şehrinin yakınlarındaki Kara şehrinin valisi olarak görevlendirir. 1296 yılında tahta geçebilmek için amcasını öldürür. Ancak öldürülen sultanın eşi Melike Cihan oğlu rüknettin Halaci’yi tahta çıkartmak ister. Egemen olduğu Kara şehrinden Delhi’ye yürüyen Alaeddin 3 Ekim 1296 tarihinde şehre girer ve kendisini sultan ilan eder. Öldürülen sultanın oğulları kör edilir ve eşi de hapse atılır. Egemenliğini kurmak için sultanlıktaki zengin ve güçlü asil ailelere saldırır. Çok sayıda asil aile mensubu öldürülür, tutuklanır, egemenliklerindeki şehirler yağmalanır. 11297 yılında Gucerat yağmalanır. Racistan’ın hakimi Kanhad Dev Songara, Alaeddin’in komutanını yenerek önceden yağmalanan kutsal Somnat Tapınağından alınan tanrı Şiva’nın putunun kırılan parçalarını kutsal sayılan Ganj Nehrinde yıkayarak yeniden biraraya getirerek yerine koyar.

Alaeddin Halaci 80 bin süvariye sahip büyük bir ordusunu Hammir Dev Chauhan üzerine gönderse de başarısız olur ve püskürtülür. Ranthambore Kalesine karşı 1301 yılında kendisi bizzat ordunun başına geçerek sefer düzenler. Uzun süren kanlı kuşatmadan sonra Alaeddin diplomasiye başvurur. Ateşkes görüşmeleri sırasında kaleyi savunan iki komutanı olan Ratipal ve Ranmal’i oyuna getirerek kendi tarafına çeker ve kaleyi ele geçirir. Sonrasında Gucerat’ın tamamını ele geçirir. 1294 yılında Kubilay Han öldüğünde Moğol İmparatorluğu çeşitli hanlıklara bölünür. Orta Asya’da bulunan ve Afganistan’dan Hindistan’a yayılmaya çalışan Çağatay Hanlığının başında o dönemde Yesü Duva bulunmaktadır. Duva bölgeyi almaya çalışsa da Delhi Sultanlığı, Zafer Han komutasındaki ordularıyla 1297 yılında Moğolları yener.

Bu dönemden sonra Hindistan’a sayısız Moğol seferi düzenlenecek ve Moğollar genelde sınırlı başarılar elde edecekler, kalıcı fetihler gerçekleştiremeyeceklerdir. 1299 yılında Yesü Duva’nın oğlu Qutlugh Khwaja komutasındaki 200 bin kişilik Moğol Ordusu Delhi önlerine gelir. Diplomasiye başvurarak güçlü düşmanla uzlaşmasını öneren danışmanlarının aksine Moğollara doğrudan saldırma kararı alan Alaeddin Halaci, öncü olarak Zafer Han komutasındaki orduyu gönderir. Moğollar Zafer Han’ı öldürseler de çok yıpranacaklar ve bizzat Alaeddin Halaci’nin komutasındaki saldırılar karşısında Delhiş önlerinden geri çekilmek zorunda kalacaklardır. Moğollar yenilgiden dersler çıkartarak bir sonraki istila girişimi için Alaeddin’in hamlesini beklerler. Racistan’daki Chittorgarh’yı ele geçirmeye çalışırken hafif ve hızlı bir orduyla Delhi’ye saldırırlar. İlerleyemeyen Alaeddin Siri kalesine sığınıp Moğolların Delhi hariç tüm bölgeyi yakıp yıkmalarını seyretmek zorunda kalır. Sonunda aylarca kalesinden çıkmayan düşman karşısında yılgınlığa kapılan Moğol askerlerin baskısıyla ordu yeniden geri çekilir. Moğol orduları güçlü olmalarına rağmen düşman yerel halk yüzünden yurtlarından uzak şekilde uzun süre ayrı kalamazlar.

Moğol istilasını atlatan Alaeddin Halaci savunmalarını güçlendirmeye çaba gösterir. Sınır güvenliği için özel birlikler oluşturur. Bundan sonra bölgeyi yağmalamk için saldıran Moğol komutanlar başarılı savunma taktikleri sayesinde yakalanacak ve orduları püskürtülecektir. Moğol komutanların filler tarafından ezilerek öldürüldüğü rivayet edilir. 1306 yılındaki Moğol istilasında ise Pencap valisi Gazi Melik ve Malik Kafur komutasındaki Delhi Sultanlığı ordusu saldırıyı püskürtür ve 50 bin Moğol askerini esir alır. Alaeddin Halaci tüm esirleri öldürür. Bu hezimetten sonra Çağatay Hanlığı saldırıları kesilecektir. 1308 yılından sonra Moğolların Hindistan’a saldırmamasının ardında çok sayıda sebep vardır. Bunlardan en önemlileri Moğol süvarilerin alışık oldukları ve rahat hareket ettikleri düz ovalar bu bölgede bulunmamakta, dağlık ortam ve aşırı sıcaklar Moğol savaşçıları zorlamaktadır. Ayrıca Moğol saldırılarına karşı Alaeddin Halaci’nin uyguladığı acımasız tutum da caydırıcı olmuştur. Moğolların Hindistan’ı ele geçiremeyeceklerini anlamaları açısından Alaeddin Halaci’nin varlığı önemli olmuştur. Moğol saldırılarını beklemektense Moğol topraklarına saldırma taktiğini benimseyen sultan Kandahar, Gazni ve Kabil’e ara sıra yağma amaçlı seferler düzenlemiştir. Moğol ve Hint egemenlik sınırları Timurlenk dönemine kadar aşağı yukarı korunmuştur.

1301 yılında Gucerat’ın alınmasından sonra sıra Rajput krallıklarından olan ve Müslümanların eline hiç geçmemiş olan Mewar’dadır. 28 Ocak 1303 tarihinde Alaeddin Halaci sefere çıkar. İlk olarak saldırılan Chitor kalesi Rana Ratan Singh tarafından başarıyla savunulur. Sonunda yedi ay süren kuşatmanın ardından kale ele geçirilir. Alaeddin kaleyi almasına rağmen bölge halkını direnişi kıramaz. Bunu aşmak için yerel bir Rajput olan Maldeo’yu bala geçirir. Ancak Alaeddin’in ölümünden sonra bölge yine bağımsızlığını kazanacaktır. Alaeddin’in fetihleri bölgedeki diğer krallıklara korku salacak ve birleşmelerine yolaçacaktır. Malwa kanlı bir muharebe sonunda ele geçirilir ve hükümdarı Harnana Koka öldürülür. 1308 yılındaise Marwar alınır, yerel kral Satal Dev yakalanarak idam edilir. Yine kanlı muharebeler sonunda Jalore de alınır. 1306 yılında Devagiri alınır. Kuzeydeki fethedilen bölgelerden askerlerin katılımıyla güçlenen ordusunun başında Malik Kafur olan Alaeddin artık Rai Rayan (krallar kralı) ünvanını kullanmaya başlar. Devagiri’den sonra Warangal da ele geçirilir. Bundan sonra ordunun üzerine yürüdüğü Hoysala Hanedanı savaşmadan teslim olacak ve Malik Kafur Delhi’ye büyük bir ganimetle dönecektir. Alaeddin 1316 yılının Ocak ayında hastalanarak ölür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder